iklim, iklim değişikliği, paris, paris iklim anlaşması, küresel ısınma, sıcaklık, cop21
Türev İçerik
3 dakika
Yazan: Uğur Çakaloğulları

Paris Anlaşması: İklim değişikliği sorununa çözüm olur mu?

Mevsim normallerinin üzerindeki hava sıcaklıkları, aşırı yağış nedeniyle su baskınları ve bunun tam tersi olan kuraklık gibi iklim olaylarının günlük yaşantımızda çok sık görünür ve tartışılır hale gelmesi herkesin fark ettiği bir durumdur. Bilimsel araştırmalar, ileri sürülen iklim modelleri ve öngörülerin yanı sıra; artık bizler de günlük yaşantımızda ve özellikle tarımsal üretimde, iklim değişikliğinin etkilerini görür ve endişe eder olduk. Sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için problem haline gelen iklim değişikliğine karşı uluslararası iş birliği içerisinde bazı önlemlerin alınması gerektiği aşikardır.

Paris İklim Anlaşması nedir?

Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliği ile mücadelede tüm ulusları bir araya toplayan ilk anlaşmadır. 2015 yılında Paris’te gerçekleşen COP21’de (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) adımları atılmış, 22 Nisan 2016 tarihinde Paris İklim Anlaşması imzaya açılmış ve 04 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir [2].

Neden gerek duyulmuştur?

Her ne kadar sıcaklık değişimleri ılımlı gibi gözükse de sıcaklığın 1.5°C artışı endişe verici olabilir. Yapılan araştırmalara göre 1.5°C küresel ısınma; Akdeniz’deki su mevcudiyetinde %9 azalmaya, aşırı yağışların yoğunluğunda %5 artışa, buğday üretiminde %9 düşüşe ve deniz seviyelerinde 40 cm kadar artışa neden olacağı ifade edilmiştir. İklim değişikliğini dengelemek amacı ile bireysel davranışlar hâlâ önemli olsa da yeterli olamamaktadır. Bunun yanı sıra iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler, genellikle en az sera gazı salınımı yapan ülkelerdir. Bu noktada fakir ve gelişmekte olan ülkelerin, iklim krizinin hali hazırda getirdiği problemlere adapte olabilmeleri için gerek ekonomik gerekse teknolojik açıdan yardıma ihtiyaçları olacaktır [1].

Amacı nedir ve ne vaat eder?

Son yüzyıldaki küresel sıcaklık artışını, sanayileşme öncesi döneme göre 2°C’nin altında tutmayı ve sıcaklık artışını maksimum 1.5°C olacak şekilde kısıtlamayı amaçlamaktadır. Sürdürülebilir ve daha düşük karbon salınımı için ihtiyaç duyulan araştırmalar ve eylemleri hızlandırarak/yoğunlaştırarak ve iklim değişikliği ile mücadele ederek bu amaca ulaşmayı hedefler. Ayrıca, fakir ve gelişmekte olan ülkelerin, iklim değişikliği etkileri ile başa çıkma kabiliyetini arttırmak için düşük sera gazı salınımı ile ilişkili olmak üzere ülkelere belirli finans, teknoloji ve bilgi akışı sağlamayı vaat eder [2].

Tüm bunlar düşünüldüğünde, iklim değişikliğine karşı mücadelede bireysellikten ziyade uluslararası iş birliği içerisinde olmak gerekir. Gerekli hassasiyeti göstermeyen ülkeler, sadece kendileri için değil tüm dünya için tehlike oluşturabilirler. O nedenle yaşanabilir bir dünya için tüm ulusların bu anlaşmaya dahil olması önemlidir, ancak anlaşmada vaat edilenlerin gerçekleştirilmesi atılan imzadan daha büyük öneme sahiptir.

KAYNAK

  1. concernusa.org
  2. unfccc.int

Resim Kaynak

Yorumlar